Yıllar önce bir arkadaşım, abi telefonu anladık bilgisayar neden almıyorsun. Uyduk imama; İlk üç günüm bilgisayarın başında boşa geçtiği zaman, canım çok sıkılmıştı, kendi kendime,
-Oğlum sen ne yapıyorsun. Bırak şunu geç örsün başına, önce çalış.
İnternet dünyasını tanımaya çok geç kalmıştım. Erken tanışanlar, odaklanırcasına dünyayla ilişkilerini kesip içine girince, içimden bazen maşallah bazen de helal olsun adamlar çalışıyorlar, işlerini takip ediyorlar. Onlar gibi bilgisayara kavuşunca neyi takip ettikleri yanılgısı ve gerçeği beni günümüze kadar silkeleyip duruyor.
Zaman zaman insanımızın okumadığı söylenir. Okumak eskiden pahalıydı şimdi ucuz. Açtın mı bilgisayarını sessizi şöyle dursun seslisi bile var. Bu bollukta bile değişen yok. Beyinler tertemiz. Okumamaktan dolayı dil ve beyin hakimiyetinin yok olduğunu ne zaman anlar insanımız. Anladığında birbirimizin icabına bakmayı bitirdiğimiz andır.
Yaptığımız en iyi şey kavga etmek, muhabbetlerin bile sonu cinayetle noktalanabiliyor. Gelecekten çok hep geçmişe kayar insanımız, hem de arada bir geçmişe okkalı bir küfürle.
Siyasetin tozu dumana kattığı tam da bugünlerde bilgisayarıma Lenin’in bir sözü düştü,
-Şimdi iktidardayız ve bütün alçaklar bizden yana.
Kurşun gibi ağır. Bir asır önce söylenmiş sözün şimdi neresini ele alacaksın. Okuyunca insan sarsılıyor karamsarlığa kapılıyor, 31 Mart 2024, tüm yurt yerel seçime gidiyor. Beş yılda bir yurttaş yerine konuldu insanımız.
Kısa da olsa siyasetçileri hizaya getirdi. Yarın son gün. Pazar günü kiminin ciğerine sıcak hava kiminin ciğerine soğuk hava girecek. Kimi mutlu kimi mutsuz. Çalıştılar, bütün sorunların kökenine indiler. Yorgunluklarını atmak için beş yıl tanımış yasa, ülkemizde yaşanan tüm istikrarsızlığı aşmak için.
Kendi malı gibi gördükleri koltuklardan ulusal bilinç, ulusal siyaset ne kadar yansır, zaman gösterecek.
FACEBOOK YORUMLAR