Canlıların içinde en zararlı türü insan oluştururken alınganlık taşımayan tek canlı döner kebap karpuz yanaklılar. Filmi, dizisi, romanı yazılacak her gün birbirinden çarpıcı öyküler. İletişimdeki gelişme olmasaydı bu kadar azgın ilkel olduğumuzu nereden bilecektik? Karakterlerin hücuma kalkıp çoğunluğun odaklandığı nokta güncelliği oluşturuyor.
Doğru yerden yanlış yere ışınlarcasına, geçtiğimiz hafta türban, bu hafta sokak hayvanları konusunu işledik. Anadolu da medeniyet fışkıran, içinde insan, hayvan, doğa sevgisi yerleşik hikayelerle yazılı olmayan kanunlarla doluyken ne zaman yerini yazılı kanunlar alınca Arşimet’ten Pascal’a, Newton’dan Toriçelli’ye gidip gelmeye başladı.
Çağdaş kentlerde bireyler, hayvan sevgisi adına kedi köpek beslerken, çağdışı alanların dışından çağ dışına çıkmamaya çalışan azınlığa, düzinelerce hayvan düşünce, insanlar arasındaki çatışmaların sistemin gereğiymişçesine insanları birbirine düşürdüğü gibi hayvanları da insanlarla karşı karşıya getiriyor.
Hayvanların korunmasına yönelik kanun çalışmaları çok eskilere dayanırken suçlu askı, sürecin uzunluğu olmalı. Yoksa Kanun deyince insanımızın aklına müzik aleti mi geliyor?
Sn. Erdoğan’ın sözlü emir de vermiş olmasına rağmen sorumlular sorumsuzluğun rahatlığı içinde. Son emir ve Konya.
Büyükşehirden hayvanlara mama fabrikası, kim yiyor bilinmez, Almanya’ya giden yurttaşlarımız bu mamalardan yedikleri hikayeler geliyor insan aklına, tasarruftan mı bilinçsizlikten mi orası karanlık. Minik şehir eski çöplük, asfalt kenarı karabaş, Akbaş Pino dangio, neon ışıklar altında köprü altı köpekleri. Yoksa üç gün önce devrilen tır barınağı mı?
Dahası da var, yüksek sesle caddelerde fink atanlar engellenemediği gibi şimdi de doğadan fışkırmışçasına yemyeşil hayvan ambülansı aracı CD’den yüksek volumda kedi köpek sesi..
Dahası, bir iki köpeğin kısırlaştırma adı altında kulağındaki küpeli obeziteye çarpıtılıp sokağa salıverilmeleri. Yöntemini öğrenmek telefondaki bir tuşa basmaya bakar. Parmak besili olduğu için hep yanlış yere basılı.
En acısı çatışmayı seven toplumumuz. Başıboş hayvanlardan ve başıboş uygulamalardan çok insanımızın başıboş havada uçuşan bilinçsiz yorumları. Hayvanlarımızı düzene sokarız insanlarımızı asla. Yüz yetmiş ikiye ayrılmış bu gürültü ne? Onlar sessizler tek dertleri bir lokma. Sessiz olan her şeyi severim.
‘Barınakları çöpten beslesinler’ diyerek hep çöplük kenarları benimsenirken coğrafyamız çözümsüz sorunların çöplüğü değil…
FACEBOOK YORUMLAR