HAYVAN OĞLU HAYVAN!

Besim Tibuk, Net Holding’in yönetim kurulu başkanı, eski siyasetçi. Söyleşilerini hiç kaçırmam. Bürokrasiye, siyasete çok sinirli. Gelir adaletsizliği, vergilendirme, haksız rekabet. Rüşvet ve karşılaştığı baskıları zamanın Başbakanı Turgut Özal’a anlatırken sinirlenince her zamanki gibi dilindeki jargon cümleyi kullanır. Hayvan oğlu hayvanlar!

Etraftan,
-Ne yapıyorsun öyle konuşulur mu?
Bunun üstüne, Özal da güler, doğru “söylüyor” der. Besim Tibuk sohbetlerinde korkusuzca dobralığını zaman zaman dile getirirken,

-Ben Mülkiyeliyim, özgüvenin Mülkiyeliliğinden geldiğini vurgular.
Bu gün hayvan oğlu hayvanlar demek için Mülkiyelilik yeter mi?
Siyaseti hanımdan başkasıyla konuşmam, fişlenmek var işin sonunda. Bilinmesine de gerek yok. Söyleşinin orta yerinde hanım,

-AK Parti sayesinde kalkınmayan kimse kalmadı,  o insanlar zapt edilmez, ellerindekilerini zapt edemediklerinden belli değil mi? Kafeteryalar, restoranlar hınç alırcasına dolu. 
-Diğerleri, dışarda kalanlar,
-Dönem bekliyor.

Oğlum; “yeni bir işletme açıldı, size kahve ısmarlayayım” deyince sevindim. Kalkındığımızı göstermek için bize de sıra gelmişti. Nerdeyse beş yıldır dışarda kahve içmemiştim. Sanki İstanbul’da bir mekana gelmişiz. Uğultu bir yana kasanın önünde kuyruk bir yana. Duvardaki ışıklı panoda anlamadığım, duymadığım içeceklerin pırıltısı gözümü kamaştırıyor.

“Ne kahvesi ikram edeceksen et” dedim oğluma, gelmiştik bir kere. Boş masa arıyoruz, utandım, benim yaşımda birini görmek şöyle dursun mekanı dolduranlar genç ve işsiz. Etraftan eşraftan tanıdık bir kişi yok.  Üç fincan kahve iki yüz yetmiş lira tutmuştu. Bir daha gider miyim? Asla. Bir fincanı elli liraya düşerse oda şüpheli. Bu sorumsuzluğun, başıboşluğun sorumlusu elbette hükümet. Peki halkın hiç mi suçu yok.?

Başıboş yönetimde başıboş bir yaşam. Mekanlar da yetmez oldu, nereye açılırsa orası dolup taşırıyor israfı şatafatı seven insanımıza.

Arkadaşım İsmet Şen Almanya’ya gideceğini söylemiş, üç gün sonra tekrar karşılaşınca,
-Hayrola İsmet,
-Almanya’ya gittim ama sokaklar bomboş, evler bomboş herkes işte, canım sıkıldı iki gün dayanamadım memlekete döndüm.

Sokaklarımız, evlerimiz, mekanlarımız şıngır, mangır,  mıngır. Hükümet hükmetmiyor artık. Ülke çapında yeme içme mekanlarını iki günlük boykotta açlıktan ölen var mı şimdilik bilinmiyor.

Alman Cumhurbaşkanı STEİNMEİER ülkemize gerçekleştirdiği resmi ziyarette gelirken bir kucak dolusu döner getirmiş, araya girecek makasları önlemek için tezgahın başına da kendisi geçmiş. Bizi bizden iyi biliyorlar.

Ahh Besim Tibuk ah…