Klavye başında kahramanlarımız çok. Ya da masa başı söyleşilerde. Kolay iş sosyal paylaşımlarda yazıp çizmek. Yazdıktan sonra da “görevini yapmanın huzuru” ile çayını yudumlayabiliyorlar!
Böyle mi başarılacak olumsuzluklara karşı duruş? Yoksa etiyle kemiğiyle var olmakla mı? Elimden geldiğince Ünye ve çevresindeki sorunları takip etmeye çalışıyorum. Hatta olumsuzluklara karşı verilmek istenen mücadeleleri de. Ancak vurgulamakta sakınca görmüyorum, Ünye’de olumsuzluklara karşı bir edilgenlik görüyorum. (Kızdırmak işe yarayabilir…)
Bunu özellikle ekolojik sorunlar için yazıyorum. Taş ocağı, kil, deniz dolgusu, şehir imar değişikliği, derelere müdahale, betonlaşma gibi konulara bakıyorum (maden sondajları hariç) tepkiler var, basın açıklamaları var ancak yargı sürecinin başlatıldığını hiç duymadım. Umarım yanılıyorum. Özellikle Ünye ve çevresinde taş ocakları mantar gibi çoğalıyor. Hiç dava açılmıyor. Taş ocaklarının açıldığı yerlerin tarım arazileri ve orman olduğunu biliyorum. Belki de su kaynakları da vardır. Ünye ve çevresi taş ocağı bölgesi oldu neredeyse…
Bu durumda Ünye’ye ekoloji-çevre derneği gerekliliği ortaya çıkıyor. Aslında olmayan yerde partiler, odalar, dernekler, sendikalar da bu görevi üstlenmeli diye düşünüyorum.
Ünye Limanı’na Ordu Büyükşehir Belediyesi tarafından harcama yapıldı, liman yenilendi. Sonra da ihale ediliyor. Bu konuda eleştiriler okudum da hukuksal süreç başlatanı duymadım.
Çimento fabrikasının lastik yaptığı iddia ediyor. Her tarafın kara tozlarla kaplandığı söyleniyor. Bu konuda Ordu Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğüne dilekçe veren kişi ya da bir kuruluş var mı onu da bilmiyorum.
Bu bilgilerin bir bölümünü sosyal paylaşımlardan öğrendim. Durum hakkında bilgi verip tepki gösterenler var. Topu ortaya atıyor ancak topu kaleye sürükleyecek oyuncunun kim olduğu belli değil. Sahada oyuncular var ama top ortada duruyor. Durum aynen böyle.
Bu yazım nedeniyle savunmaya girip yanlış değerlendirme yaptığımı söyleyenler-yazanlar olacaktır. Olsun… Sessiz kalınmadığını, dilekçe hakkının ve hukuksal sürecin işletildiğini öğrenmiş olurum. Yanılmayı isterim. İsterim de görünen gerçeklik de bu.
Amacım Ünye’nin sorunlar üzerine gitmediğini vurgulamak değil. Böyle bir düşüncem yok. Yalnız eksiklikler var. Ünye’de Üçpınar halkının direniş geleneğine yakından tanık oldum. Bunun her yerde olabileceğini de biliyorum. Sorun sahiplenilirse başarılamayacak şey yok. Dediğim gibi Ünyelilerde bu enerji var. Belki benim önemli sorun olarak gördüklerim Ünye’de önemli sorun olarak görülmezdir.
FACEBOOK YORUMLAR