GASPIRALI İSMAİL'İ ANLAMA SORUNSALI

Serkan Gürkan serkangurkan1071@gmail.com

Ülke genelinde çıkarılan pek çok süreli basım mevcut olsa da Türk kültür ve geleneğini İsmail Gaspıralı Beyefendinin Dilde, fikirde, işte birlik şiarını yansıtan bir basım yoktu. Ne yazık ki Türkiye’de Türklük fikirlerini benimseyen kişilerce İsmail Gaspıralı Beyefendinin fikirlerinin bilinmemesi yüzünden milli alanda yapılacak çalışmalar için siyasi makam ve kişilerden destek umulması hezeyanla sonuçlanıyor. Genel olarak Gaspıralı hocanın fikirleri ve yazılarının Türkçe’ ye tercüme edilmiş bir şekilde bulunmayışı, onu anlatıyor umuduyla elimize aldığımız tüm kitaplarda onun yaptıklarını 3. kişi ağzıyla anlatmakta olduğundan işin özünü aktaramamaktalar. Bir sözüyle devam edecek olursak ‘‘İstanbul’dan yola çıkan bir yolcunun, Kırım Bahçesaray’da bir gazeteci ile görüşerek, Semerkant’ta durarak bir deve sürücüsü ile sohbet etmesi, yola devam edip Kaşgar’da (şimdiki Doğu Türkistan Özerk Bölgesi) bir çiftçi ile konuşup anlaşması mümkündür.’’ İstanbul Türkçesinin sade kullanımının bütün Türk dünyasının birleşmesi için bir çözüm yolu olduğu fikrini savunmaktayız. Kanı bir olmayan, dili bir olmayan, dini bir olmayan, coğrafyası bir olmayan Avrupalı karışık milletler birleşip bir güç birliği kurabiliyorsa dili Türkçe, tarihi ortak Türk milleti (Bütün Türk boylarını kapsayan), dini %96’dan fazlası Müslüman, ortak bir coğrafyası olan daha önce 2-3 kez birleşmiş olan büyük Türk milleti neden birleşip güçlü bir birlik oluşturamasın? İşte bu derginin maksadı Gaspıralı hocanın fikir güneşini karanlık noktaları aydınlatmak için kullanacak olmamızdır.

İsmail Gaspıralı (1851 - 1914)

Türk dünyasının büyük düşünce adamlarından ve reformistlerinden biri olan Gaspıralı İsmail Bey, Kırım Harbi (1853-1856) bütün şiddetiyle devam ederken, Bahçesaray'a iki saat mesafedeki Avcıköy'de dünyaya geldi. Babasının doğduğu köye nispetle Gaspirinski (Gaspıralı) lâkabını alan İsmail Bey'in çocukluğu, Kırım Türk kültürünün beşiği olan Bahçesaray'da geçmiş ve bu şehir, onun ruhunda, sokakları, camileri, evleri ve özellikle Hansarayı ile silinmez İzler bırakmıştır. Henüz on yaşındayken Akmescit lisesine gönderilen İsmail, orada İki sene kaldıktan sonra Varonej şehrindeki askerî okula nakledildi. Daha sonra Moskova Askerî İdadisi'ne gitti. Gaspralı bu dönemde en çok etkisinde kaldığı olay Rusların özellikle Türk karşıtlığından beslenen Panslavizm politikalarıdır. Genç İsmail buna karşı tepki koymak istemektedir. Bu yüzden okuldan ayrılmıştır. Okuldan ayrılan Gaspralı Zincirli Medresesi’nde Rusça öğretmeni olarak göreve başladı. Bir buçuk yıl kadar süren bu görevi sırasında, bol bol okuyarak Rus edebiyatı ve fikir akımları hakkında esaslı bilgiler edinen İsmail Bey, bir yandan da Rus basınını takip ederek politik gelişmeleri ve Rusya'nın içte dışta izlediği politikayı daha İyi kavramaya çalıştı. İleride kafasını çok meşgul edecek olan "sosyalizm" hakkında da hayatının bu döneminde epeyce bilgi edinen Gaspıralı, 1869 yılında maaşı 600 rubleye çıkarılarak Yalla'da Dereköy mektebine tayin edildi, burada da iki yıl kaldıktan sonra, Bahçesaray'a dönerek yeniden Zincirli Medresesi'nde Rusça dersleri vermeye başladı. Gaspıralı, o zamana kadar kafasında teşekkül eden "yenilikçi" fikirleri ilk olarak Zincirli Medresesi'nde uygulamaya çalıştı, talebelerine, asıl görevi dışında "usul-ü cedid" (yeni metot)'le Türkçe dersleri verdiği gibi, medreselerde uygulanan "skolastik" eğitim tarzını da eleştirmeye başladı. Fakat bu metot ilk başlarda tepkiyle karşılandı. Gaspralı’nın en büyük hedeflerinden biri İstanbul’a gitmekti. İstanbul’a giderek zabit olmayı istiyor fakat yarıda bıraktığı eğitimin buna engel olacağını düşünüyordu. Bu sebepten dolayı da 1871 yılında Paris’e giderek yarıda kalan eğitimini tamamladı.