'SÜLEYMAN HEP BAŞBAKAN…'

Mehmet Kıyak mehmetkyak@outlook.com

“Süleyman hep, Süleyman hep, Başbakan Başbakan, Başbakan hep Süleyman.”
Fikret Kızılok: Türk rock müziğine önemli eserler bırakmış üretken sanatçılarımızdan. Hikayesi anlamlı ve derin.

Aşık Veysel’e ziyarete gider kardan üç ay mahsur kalınca Veysel’e ‘Yumma gözün kör gibi’ bestesini yapar.  Anadolu turnesinde donmak üzereyken ölümden kurtaran kamyoncuya Emmo, Barmenden, hemşireye, hatta kendisine bile yazdığı sözleri beste yapıp plaklara okur.

Demirel Uzun yıllar Başbakanlık görevini üstlenince ‘Süleyman hep başbakan’ adlı şarkıyı da O’na adamıştı. Bugün yaşasaydı ‘Erdoğan, Erdoğan hep başkan, Erdoğan’ diyerek deyişlerle dolu güzel bir eser çıkarırdı. Sn. Erdoğan kızar mıydı, sanmam. Esprili dili vardı Kızılok’un.

Düzenli düzensiz göçmen kavramlarının üretilmediği Süleyman Demirelli yıllar. Amerika 50 bin Türk yurttaşı ister. Demirel, ‘500 tanesi neyine yetmedi’ der, çıkar işin içinden. Bizden başka elin milletleri Amerika’da mahalleler, şehirler, hatta eyaletler kurup zenginleşirken bizimkiler uyumadan Amerikan rüyasından uyanınca taşı toprağı altın İstanbul’u istila sürecini başlatır.

Toplumumuzda dedikodu, aşırı üretken siyaset kadar zevk vermez. Hayatımızın tadı, neşenin merkezi meclis hele bugünlerde. Adamlar toz duman attırıyorlar. Ben de o kadar maaş alsam, ne eğlence neştersiz estetikler cabası. Amerikalılar da eğlenceye bizim kadar düşkün. Etrafta bir tane Türk bulamayınca Ortadoğu’dan göçmüş Lübnanlı’ya sabah Osmanlı günaydın akşam Osmanlı iyi akşamlar. Küplerden inmez, küflenecek gibi de değil. Ben Osmanlı değilim dese de kızgın sinirli halleri ortalığı neşeye boğarken kendine göre manidar bize göre düşündürücü cümlesini kurar.

-Onlara öyle güzel bir cennet ülke bıraktık ki yiyemeyecekler, yiyemiyorlar görüyoruz, çünkü boğazlarında kılçık var.

Nereden tutarsak tutalım tutarsız bir cümle denebilir mi? iskeleti oluşmamış kılçıksız hamsileri, balık larvalarına bile göz diken insanımız kılçıklı cümleden haberli ilham almışçasına, çoğunluk çürütüyor azınlık seyrediyor. Yetkililer poz veriyor. Avlanan 100 kilo hamsinin 90 kilosu denize dökülüyor 10 kilosu tezgaha geliyor 9 santimin altında kalan hamsinin popülasyonu olumsuz etkilediğini Karadeniz’de hamsi stoğunun yok olduğunu bilimsel raporlarıyla açıklıyor Prof.Dr. Mehmet Aydın.

Ayrıca Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütüne bağlı Genel Balıkçılık Komisyonunun Karadeniz’de aşırı avlanmanın türlerin ve stokların azaldığı tespit edilen raporlar, hepsi bir yana tezgahlardaki hamsilerin çığlığı. Manşetlerdeki generaller PİCASSONUN tablosundaki gibi kıpırdamadan dururken Lübnanlının kurduğu cümle geçerliliğini fazlasıyla korunacak gibi.