İLETİŞİM FELAKETİ

Mehmet Kıyak mehmetkyak@outlook.com

Günlerdir ‘yaz abi’ diyor Ulvi Gündoğdu, babası Doğan Gündoğdu’yu kaybettikten sonra ara vermiştik.
       
Bilgisayarın başında bekliyorum, bunca hikaye ve sorunla iletişim kuramıyorum. Konu başlığı yakalarım diye açtım televizyonu adamlar keyifle Osman Kavala’yı konuşuyorlar. Bizimkiler de onlarda elçileri de Gaval çalıyorlar, başka bir kanalda ‘organ nakli caiz mi?’, aslında bütün kanallar herkes Gaval çalıyor, oysa yurttaşların gözü ekranın alt köşesindeki petrolün, dövizin altının tırmanışını izlemek ve hafızasını bozmamak için son dakikanın mutlu haberlerinde.

Ülkemizin somut gerçeği; ele alınan konular zaman kaybettirirken, zaman da kaybolmuş haberleri önümüze konabiliyor.  Gelenektendir Anadolu coğrafyasında ihtiyaca göre hiçbir ürün üretilmemiştir. 20. Yüzyılın sonlarında basılı günlük basının artık çıkmayacağını üzülerek okurduk ve romanlar siyasete, ekonomiye, sanata, spora bilime günlük basın gibi yer vermez diyerek. Haklı olarak üzülürdüm.
   
21. yüzyılın çeyreğindeyken basın dünyamız geç de kalsa bambaşka boyutlarla endüstriyel düzene ayak uydurarak yoluna dijital baskıyla devam etmektedir. Geçmiş yüzyılda ilistir deliğinden geçirilen analizlerin sonucunda üretilen haberler gazetecilerin kontrolündeyken, günümüzde tam tersini yaşıyoruz. Bütün bireyler ellerindeki teknolojik ürünlerle basının birer parçası gibi. Görevleri, bilinçsizce birbirlerini aptallaştırarak ve yön karmaşası içinde bakteri üretmek ve bu yüzdendir ki ‘ileriye gidelim’ yerine keşke geriye eski günlere dönebilme özlemiyle yanıp tutuşuruz.
      
50 yıl öncesinin genç Cumhuriyetimize gittiğimizde öküzün bile olmadığı, iki ayrı köyden iki öküzü birleştirerek tarımın yapıldığı, okulun, yolun, paranın, pulun, paçavranın yokluğundaki çapaçul eğitimsiz insanların yetiştirdiği 10 yaşındaki çocukların kurdukları nezaket ve sevgi dolu cümlelerle verdikleri röportajı günümüzde amblem zengini insanların veremediğini görüyoruz. Ne eğitim, ne öğretim. Her gün her an bir film gibiyiz…
      
1970’li yıllarda Yaşar Kemal’in ‘İnce Memed’ filmi İngiliz aktör Peter Ustinov tarafından Türkiye’de hikayenin doğduğu topraklarda çekilmek istenir. İzin verilmediği için çok üzülmüştüm sonunda Yugoslavya’da çekildi. Oysa bugün çekilmemesi gereken onca film var.

Ülkemdeki tüm yazar-çizerlerin, gazetecilerin uyarı görevlerini yarara çevirmesi umuduyla...