ESERLERİMİZ
Bu sabah, sac kepengin gıcırdadığı tarafa bakınca sokağımızın en yaşlısı, büyüğü Cevat Abiyi görünce O’na doğru yürümeye başladım. Ters yöne doğru yürüyüp uzaklaşınca da vazgeçtim.
İçimden geçen; ‘Tekrar gelir nasılsa o zaman görüşürüm.’ düşüncesiydi ki; Çok geçmeden geriye dönmüştü.
-Bana geldiğinin farkındayım, rahatsızım hastaneye gidiyorum.
-Neyin var.
-Neyim yok ki. İşi bıraktım dükkanı boşalttım.
Bakır ibrik ve güğüm imal eden son ustamızdı, siz nerden bileceksiniz ki biz farkında değiliz.
Hayatımızdan bakırcılar arastasından değerli bir parçamız uçup gitti. Cevat Abi olgundu ağırdı, arastamızda herkesin lakabı vardı. Pehlivan derlerdi, gerçekten pehlivandı. Sözünü tartarak ağır ve yavaş konuşurdu. Bugünküler gibi oyun içinde oyun oynayan kelime cambazlarıyla insanları kündeye getiren pehlivanlardan değildi.
Geride kalanların lakapları yok çoluk çocuğa kaldı, zaten memlekette çoluk çocuk gibi yönetilmiyor mu? Teknolojik devrim sermayeye güç kazandırınca Cevat Abi gibiler unutulmaya yüz tutunca kavramlarla anılmaya başlıyor.
Şekerci Metin Amcanın da bizden aşağı kalır yanı yoktu. Kimsenin farkına varmadığı hikayesi ise, Metin Uzbay ismi ve dört rakamlı telefon numarasına istenen tabela vergisi. Yazıların Üstünü şekerci dükkanında kullandığı kağıtlarla kaplayarak kurtulması. Zaten hep dükanında otururdu. Modern, lüx olsaydı, ah bu teknoloji, bu sermaye yok mu?
Metin Amca artık yok ama tarihi ismi ve tarihi telefon numarasının yerini üstünde hiçbir şey yazmayan boş kağıtlar aldı, meşhur olma yolundaki kağıtlar hala duruyor düşmeden gelip geçerken kafanızı kaldırıp bakın. Yaşarken koruma altına alamadığımızı kaybettikten sonra almanın anlamını anlamak çok kolay.
Beyinsel dönüşüm ve anlaşılan değişime doğanın yasası diyerek sıyrılmak ne güzel!
Uyumsuzluk sürüyor, az ileride, simgemiz Cumhuriyet Meydanın’daki en değerli yapıtımız Saray Camimiz yanına yapılan yazmak bile utanç veriyor. Tuvalet! Umarım Sn. Kaymakamımız Ayhan Bey’in, Belediye Başkanımız Sn. Tavlı’nın haberi yoktur. Çünkü bir şehir Cevat Abileriyle, Metin Amcalarıyla bir de tarihi yapıtlarıyla şehirdir. Bunların hepsi birer eserdir. Eserler, toplumların geçmişini bugüne ve geleceğe taşıyan değerlerdir. Elin adamlarında 500 yıl önceki fotoğrafla bugünkü ile karşılaştırıldığında hiçbir farkın olmadığı görülürken, bizde durum maalesef tam tersi.
O bölgede çok müsait alanlar var. Doğru yorumlamalarla elle tutulacak her bir adım çözüme atılan somut bir yapıta doğru adım olacaktır.