DÜĞÜM

Mehmet Kıyak mehmetkyak@outlook.com





Nereye baksan, nereye göz atsan ortalığın düğümlendiği görülüyor. Kimi kürsüden, kimi oturduğu koltuktan telaşsız, kaynaktan kaynaşmış çabaları açık seçik ortada. Onlar büyük adamlar, gecikmeyle de olsa bile asla Mustafa dayının yaşadığına sıra gelmez.

Yaşamın halatına sarılmış, sekseninci basamağına doğru ilerleyen nükteci bir adam Mustafa dayı. Ne kadar ikram ve ısrar etsek de ayaküstü kısacık sohbetinde anlamlı şakalı ve düşündürücü sözcüklerin ardından,

-Bu kadar yeter, yengeniz beni bekliyor, kuzineyi yakmış üstüne de çayı koymuştur. Haftaya görüşürüz.

Şehrin merkezinde, Orta Çarşı’da haftada bir gün tezgahını kurar kendi ürettiği ve gerekli koşulları yerine getirerek isim hakkını da alarak kavanozlara basılmış Mustafa Altun etiketiyle balını satar. Yokluğun ikinci haftasında,

-Geçtiğimiz hafta yoktun,

-Hiç sormayın, sabah sularıydı, tünele girdim arabam yavaşladı, gaza basıyorum gitmiyor, ne oldu şimdi buna derken kenara çektim. Arabanın içinde kendimi toparladıktan sonra dışarı çıkmamla içeri girmem bir oldu dışarda duramadım dumandan egzozun zehrinden. Polisi aradım, arabanın içinde iki saat bekledim, iyice bunalmıştım dostlarımı aradım, çekici geldi çekip gittik.

-Tünel çok tehlikeli, nerdeyse her hafta kaza oluyor çok geçmiş olsun.
-Haa aklıma geldi arıların başındayım, bir gün sonra telefonum çaldı,
-Bizi aramışsınız,
-Kimsiniz,
-Trafik,
-Ben sizi bu gün aramadım dün aradım, o kadar bekledim gelmeyince kendi başımın çaresine baktım.

Gelmişler diyor Mustafa Dayı, olayın içeriğini de öğrenmiş, Bölge Trafik bakıyormuş o da Bolaman’da imiş.

 Düğümü de çözmüştü,

-Ünye’nin trafiğini burası idare edemiyor mu? Bu nasıl iş nasıl idare?

İhbarı verenin, alanın, görevli ekibin ne kaydı, saati, dakikası ne ismi ne de cismi var, ortada Mustafa Dayı’nın sitemi, çaresizliğin bayrağını çekmiş hali var.

Kimin ne yapıp ne edeceğini nasıl yapacağını bilmemesi, buzdağının büyük bölümünü suyun altından alıp suyun yüzeyine koymak bize özgü olmalı.

Oysa masallar ülkesine dönüşmemiz çok mu şaşırtıcı olur?