ÇALIM SATMAK…
Caka, fiyaka, poz birbirini dürten bize özgü eyleme geçirdiğimiz kavramlar. Azraile bile çalım atan insanımız çalım satma hastalığının toplumun bunalımdan sanki yatıştırıcı çıkışını yansıtıyor.
Salgına dönüşünce de bunalım çağı kaçınılmaz. Caka atmak, fiyaka yapmak, çalım atmak nedense çok sever insanımız. Çalım satmanın iyi niyeti vurgulayan bir yanı mümkün mü?
Annemin çalım sözcüğünde mümkün, İş bilmeyen tembel mantıksız düzensiz insanlar için;
-‘işin çalımını bilmiyorsan komşuna bak der.’ Annem.
Ne yazık ki bir kez daha maden ocağı kazası yaşadık bütün liderler kaza yerindeydi.
Fransa’da Paris’te başka ülkelerde çalım satmak için bir araya gelinirken kendi ülkemizde bir araya gelmek akıllarına gelmez. Bütün liderler maden ocağının dibindeyken kimi başsağlığında, kimi cenazede.
Çok zor böyle günlerde, bir aradayken bile yan yana kol kola gelmek, gecikmiş tabloyu yerin 300 metre altında yatan asla geri gelmeyecek insanların anısına geride kalanların Anadolu insanına göstermek yerine bu dağınıklık hiç de akılda kalıcı değil.
Üretim Çine kaymadan önce kasabamızda bile milyon dolarlık ciro yapan dünyaya kömür madeni pazarlayan komşumuz, Rusya’da bize benzer kazalar olmaz. Bu ara aramızda çok iyi işin çalımını annem soracak değil. Her türlü ikaz uyar çip sistemleriyle donatılmış işçilerimizin uğradığı bu kaza neyin göstergesi. Kanunlarımız gibi işlemiyor ve çipler arızalı demek ki. Sondaj gemilerinin arama çalışmaları sonucunda bulunan petrol doğalgaz anında yer değiştiriyor memleket havaya uçmasın diye.
Başlıklara baktığımızda gündem çoktan yer değiştirmiş;
Dijital para
Bütçe açığı neden arttı?
NATO nükleer savaş tatbikatı yapıyor
Sansür yasası
İYİ Parti heyeti ABD’ye gidiyor.
Çoktan unutulup gitti olan insanımıza oluyor. Modern çağda şimdiki zamanda böyle bir kaza ne kadar mümkün? Siyasetçiler birbirlerine çalım satmak yerine ülke için sorun üretmeyi bildiği kadar çözüm üretmenin ne zaman merkezi olacak?