BU GÜNLER ÜSTÜNE
Bu günlerde siyasetsiz, siyasetçisiz yaşıyoruz. Farkında mısınız huzurun? Diğer taraftan Cumhuriyet tarihimizin en büyük acısı. Sanki insan yaşamı hep felaket içinde geçmiş.
Kaçıncı gün bilmiyorum. Kurtarma ekipleri;
-Susun.
-Kimse var mı?
-Sesimi duyan var mı?
Duyuyorsan üç kez duvara vur, üç kez yeri tırmala. Emare karşısında
Sevinç çığlıkları, Allahu ekber!
Dayanılmaz acı ve her lokmada televizyon karşısında hanımla gözümüzden yaşlar akıyor. Yemeği bitiremeden yatağa attım kendimi, uyu uyuyabilirsen. Karanlık odada karanlık düşünceler içinde kalıveriyor insan. Gecenin yarısında uyandığımda televizyonun başına geçmeden de durulmuyor. Oysa sabah kahvaltı yapmadan sokağa çıkmadığımız, akşam yemeden sıcak yatağa girmezken nasıl soyutlanabilir insan?
Çağımız Türkiye’sinde sorunlardan biri de sorun üretmek. Artık ne başkanlık, ne parlamenter sistem, ne politikacı görmek ne de nutuk dinlemek istemiyorum. Siyaset olmadan da yaşıyor insan.
İnsanımızın kafasının içindeki belletmeye çalıştığı eğilim, toplumu biçimlendiriyor. Sanki insanlığımız da enkaz altında. Televizyon kanalına çıkarmışlar birini Suriye’ye yardım edilsin diyor. Depremin yapaylığından aklımızın almayacağı NATO’dan çıkarılmamıza, ülkemize müdahale senaryolarından, yayınlanan haritalara tatbikatlara kadar. Devletimizin işi çok zor.
Dünyanın gözü, gücü Türkiye’de. Vietnam, tarihinde ilk defa ülkemize yardım göndermiş. Yakında hepsi gidecek. Dayanışma gücümüzle kahramanlıklarımızla baş başa birbirimizle kalıp, ülkemizi insanlığımızı insanımızı inşa etmekten başka çaremiz var mı?
Ne demiş dış dünya;
-Tırlar yollarda sanki freni yokmuş gibi uçarak gidiyordu. Türkler çıldırmış olmalı.
Tüyleri diken diken eden bu cümle hangimizi çıldırtmıyor ki? Dünya bizim için tek yürek olmuşken, bizimkiler ne demiş; Allahu Ekber, ne densin Erdoğan mı, Kemal mi, Behçet mi?
Yepyeni bir evrime mi evriliyoruz? Birbirimizi dinamitlemenin zamanı çoktan geçti. Herkes önce kendi fay hatlarını ele almayıp birbirimizi görmezden gelirsek bugün olduğu gibi milenyum challenge İngilizce anlamaya çalışırız.
Hakimin, savcının, hukukun olmadığı yerlerde elbette elbirliğiyle yurttaş olmanın sorumluluğuyla sesimizi çıkarmak zorundayız. Gerisi zaman kaybı.