BİZİM DERDİMİZ…

Mehmet Kıyak mehmetkyak@outlook.com






Yıllar ne çabuk akıp gitmiş. Hesap uzmanları on sekiz yıl diyor. Sn. Erdoğan’ın CHP’yi ziyareti medyada, birbirine benzeyen sözcükler havada uçuşuyor. Yazarı, çizeri, otoriteden siyasetçisine mutluluk kavramları yarışta. En önemlisi,

-Ülkemiz demokrasisi açısından son derece önemli buluyoruz.

Küsürlü demokrasiyle yaşadığımız ülkemizden tam demokrasiyle yönetilen ülkede yaşamaya nasıl da can atmaz insanın canı. Yoksun olunca üretimden emekten terden, kokusundan, akrebin kıskacındaki yelkovan zamanı durduruveriyor. Her hesap hatası gibi on sekiz saniye on sekiz yıl.
Zaman bizim için işliyor.

İlk toplantıda keşif, deprem bakanlığı, kırk gün sonra gelen ikinci buluşmada göçmen bakanlığı çıktı mı bilinmiyor. Beş on bazen yirmi yılda bir deprem oluyor. Aradaki boşluklar, bakanlığın çalışmasını ne kadar engelleyeceği hesap uzmanlarının işi. Belki de depremin kafası bozulup Yunanistan’a kaçacak.

Bakanlık yerinde durur mu? Durur. Durgunluktan dolayı bakanlığın ülkeye yüklenen yükün hesabı da hesap uzmanlarının işi 98 İstanbul depreminde geçici vergi diyerek çıkarılan vergiler geçerliliğini sürdürüyor. Şimdi de yeni vergiler gelirken acaba toplantıda konuşuldu mu bilinmiyor, ya halkın omuzlarına yüklenen tasarruf.

1960’da kurulan Hazine Genel Müdürlüğü, dikkatimi çekti,  Akıllarına gelenle yönetildiğimiz için Maliye Bakanlığına Avrupalı kadro. Oysa bakanlık Cumhuriyetin ilanından önce kurulmuş. Süreç firesiz işliyor.

Hem de dertli dertli,  Onların derdi oturma düzeni sağa mı sola mı ayak nereye göz nereye bakacak.
Bizim derdimiz ne?  Bir toplantıya gösterilen değer kadar Türkiye Cumhuriyeti’ne de göstermek. Televizyonlardan gördük, içeriğini bir kenara bırakırsak görüntü mükemmel. Yazımı bitirirken gece yarısını çoktan geçmiş canlı yayın kadının evine 12 kurşun, aynı semtte olaydan bir saat önce de kahvehane taranmış.

Bizim derdimiz;

Yeni bakanlıklar, yeni toplantılar, peş peşe gelen demeçler değil. Hukukun üstünlüğü. Yeter ki işlesin. Yoksa binaenaleyh hukuksal durgunluk ve olanlar yeni Anayasa için mi?