YALAN HABER!
Sansür, günümüzde ortaya çıkmış değil. Sınıfların egemenlik mücadelesinde egemen olanın, baskı altında tuttukları kesimin güçlenmesini, gerçekleri kamuoyuna aktarmasını engellemek için uyguladığı baskı yöntemlerinden biridir.
Sansür, fiili olarak uygulandığı gibi “yasa” çıkarılarak da uygulanır. Yasa ile uygulanan sansürün “yasallığı-meşruluğu” tartışılır. Her yasa meşru değildir. O nedenle yasalar ömrünü tamamlar ve değiştirilir. Yasalar gereksinime göre yapılır. Kimin gereksinimi olduğu ise ayrı bir tartışma.
Otosansüre hiç değinmiyorum. Bu tür sansürler “korkunun” bir yansıması. “Ne derler, ne yaparlar?” tedirginliği-korkusu nedeniyle insanlar kendi kendilerine sansür uygularlar. Bunun nedeni de korku imparatorluğunun egemen olması.
TBMM’de “sansür yasası” olarak da adlandırılan “dezenformasyon yasası-yalan habercilik yasası” görüşüldü. Tartışıldı. Gazeteciler, partiler, sendikalar tepki gösterdi. Meclis’te AKP-MHP çoğunluğu nedeniyle yasa tasarısı onaylandı.
“Yalan-yanlış-yanlı haber” iddiasını kim ya da hangi kurum belirleyecek? İletişim Başkanlığı siyasi bir anlayışı temsil ettiğine göre güvenirliliği olur mu? Yalan haber yapmak zaten suç. Bu tür haberlerde taraflar yargı sürecini başlatabiliyor. Yargının durumunu da tartışma ayrı konu. İletişim Başkanlığı hangi kaynaklara güvenerek “yalan-yanlış haber” belirlemesi yapacak?
Bu yasa “sansür yasası” olarak nitelendiriliyor. Yasa yalnızca basını ilgilendirmiyor. Tüm yurttaşları kapsıyor. Sosyal paylaşımlar da denetim altında olacak ve yargı kararı olmadan paylaşımlar “yalan haber” kapsamında değerlendirilebilecek. Gazeteler ve televizyon kanalları cezaya boğulacak. Yasa çıkmadan bile birçok gazete ve televizyon kanalına cezalar veriliyor zaten.
Sansür, demokratik hakların ortadan kaldırılmasının en önemli sacayağı olduğunu bilmeyen yok. Artık seçim sürecinin de başladığını düşünürsek yasanın ne anlama geldiği daha iyi anlaşılır. Her hangi bir iddia gazetelerde, televizyon kanallarında yer alırsa “yalan haber” olarak değerlendirilebilecek. Oysa iddianın bir suç duyurusu anlamına geldiğini, bu nedenle de hem kurumların hem de yargısının inceleme başlatması beklenir; şimdi her şey tersine dönüyor.
Yazmaktan vaz geçilmeyeceğine göre uygulamaların nasıl olacağını da göreceğiz.