ANA GÜNDEM SEÇİM Mİ?
Yatıp kalkıp seçimi konuşuyoruz. Sayılı günler gelip geçici. Ne seçimler geldi geçti. Bu da geçecek ancak can yakıcı sorunlar devam edecek mi? Eğer sorunların çözümü konusunda yöntem belirlemesi yapmazsak kırk seçim de yapsak bir anlamı yok. Nedir bu seçimden de önemli olanlar? Bütçe, asgari ücret, zam ve yoksulluk…
Bütçe görüşmeleri demokratikmiş gibi gözükse de aslında iktidar ne derse o oluyor. Komisyonlardaki tartışmalar dostlar alışverişte görsün anlayışıyla devam ediyor. Asgari Ücret Komisyonu toplanmaya başlayacak. Sonuç iş insanlarının ve iktidarın dediği gibi olacak her zaman olduğu gibi. Zamların önüne geçme olanağı yok. Yoksulluk, kader olarak meşrulaştırılmaya çalışılıyor.
Yöntem aynı mı olacak, diye sormamın nedeni bu. Ülkenin her bireyini yakından ilgilendiren bu konularda karar süreçlerine taraflar eşit şartlarda katılamıyor. Seçim sürecine girdiğimize göre yeni dönemde bu konular nasıl ele alınacağı da tartışılmalı. Parlamenter sisteme geçilse de (geçmişte olduğu gibi) hükümet çoğunluğu dinler gibi yapıp bildiklerini okuyorlardı. Şimdi geçmiş deneyimin ışığında sistem nasıl demokratikleşecek tartışalım.
Açlık ve yoksulluk artıyor. İşsizlik rekorda. Sanki ortalık güllük gülistanlıkmış gibi iktidar partileri tozpembe tablo çiziyorlar. Seçim tartışmalarıyla ana gündem olan açlık, yoksulluk, işsizlik gündemden düşürülmek isteniyor.
Basın ve düşünce özgürlüğü sıkıntısı tavan yapmış. Demokratik tepki hakkı yasaklanıyor. En somut örneği 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Mücadele Günü nedeniyle kadınların seslerini yükselmeleri için yürüyüş yapmaları yasaklandı, şiddete hayır gününde şiddete maruz kaldılar. Oysa kadınların gündemi başka.
Tüm tartışmaları yerinde ve zamanında yapıp seçimle bağlantısı kurulmalı. Yaşam devam ediyor. Sorunlardan kurtulmak için mücadeleyi seçime havale edemeyiz. Tepkiler, talepler gününde dile gelmeli ki seçimin anlamı olsun. Yoksa seçim halkın beklentilerini karşılamaz.
Kısaca vurgulamak gerekirse, bugünkü sorunun çözümü için mücadeleyi büyütmek zorundayız. Bu mücadele seçimin kaderini de belirler. Bütçe, asgari ücret ve üretici köylünün ürününün değeri konusundaki talepleri seslendirip yan yana gelinemezse sorunlar çözümlemez.
Bütçenin de asgari ücretin belirlenmesi de yalnızca Mecliste ve komisyonlarda çıkacak kararlara bırakılmaz. Buralarda tartışmalar sürerken sokaklarda, işyerlerinde talepler dillendirilmelidir. Yoksa seçim tartışmalarıyla ana gündemlerin aleyhimize sonuçlanmasına katkı sunmuş oluruz.